İçindekiler
Konjenital (doğumsal) kalp hastalıkları, yenidoğanın kalbinde bir hastalık ile dünyaya gelmesidir. Bu kalp hastalıkları bebek anne karnındayken oluşur. Nedeni tam olarak bilinememekle birlikte akraba evlilikleri, ebeveynlerden birinin ya da her ikisinin doğuştan kalp hastası olması, gebe iken bilinçsiz ilaç kullanılması veya röntgen çektirilmesi bebeğin kalp hastası olma riskini artırabiliyor.
Doğumsal kalp hastalıklarına farkındalık yaratmak amacıyla tüm dünyada 7-14 Şubat tarihleri arası Doğumsal Kalp Hastalıkları Farkındalık Haftası olarak kabul ediliyor.
Farklı doğumsal kalp hastalıkları mevcut. Her hastalık da kendini farklı semptomlarla gösterebiliyor. Bu belirtiler doğumdan hemen sonra ortaya çıkabileceği gibi, bebeklik döneminde hatta kimi zaman okul çağında ortaya çıkabiliyor. Örneğin kalbin odacıklarında bulunan bir deliğin boyutu semptomların ne zaman görüleceğini etkileyebiliyor. Bu nedenle bir hastalıkları olmasa da yenidoğan döneminden itibaren bebeklerin rutin muayenelerini takip etmeleri gerekiyor. Peki, doğumsal kalp hastalıkları hangi belirtilerle kendini gösteriyor?
Doğuştan gelen kalp hastalıklarının nedenini tam olarak bilemiyoruz. Ancak kalıtsal bazı faktörlerin ve gebeliğin nasıl geçirildiğinin doğumsal kalp hastalıklarına zemin hazırlayabileceğini düşünüyoruz. Konjenital kalp hastalıklarının nedenleri şöyledir:
Doğumsal kalp hastalıklarını bebek daha dünyaya gelmeden tespit etmek mümkün. Bu önemli çünkü dünyaya bu şekilde gelen her 3 bebekten 1’ine doğumdan hemen sonra müdahale etmek gerekiyor. Gebeliğin 18-20. haftalarından itibaren fetal ekokardiyografi adı verilen ultrasonografik yöntemle konjenital kalp hastalıklarına tanı koymak mümkün oluyor.
Fetal ekokardiyografi anneye ve karnındaki bebeğe hiçbir zararı olmayan bir tetkiktir. Bu işlem çocuk kardiyoloji uzmanınca yapılır.
Dünyaya gelen bebekte kalp hastalığı olduğu düşünülüyorsa bazı tetkiklerle kesin tanı konulmaya çalışılır. Ayrıca ileri yaşlarda da doğumsal kalp hastalığı tanısı konulabilir. Bu durumda da benzer tetkiklere başvurulabilir. Bu tanı yöntemleri nelerdir?
Hastalığın detaylarına bağlı olarak konjenital kalp hastalıklarının tedavisinde 3 temel yaklaşım söz konusu: ilaç, anjiyografi (girişimsel müdahale) ve cerrahi. Hastalığın ne olduğuna ve şiddetine göre bu yöntemlerin birinden veya birkaçından yararlanmak mümkündür. Tedavi planı her çocuğun kendi özel durumuna göre çocuk kardiyoloji uzmanınca planlanır. Cerrahi bir müdahale gerekirse bu işlemi de pediatrik kalp ve damar cerrahisi hekimleri gerçekleştirir.
Ortalama her 100 yenidoğandan 1'İ kalp hastalığı ile doğmaktadır.
Konjenital kalp hastalıklarının büyük bir kısmı kalbe yapısal bir zarar vermedikçe ciddi semptomlar göstermez. Dolayısıyla ebeveynlerin bu hastalığı fark etmesi pek mümkün olmaz. Bu nedenle ailelerin çocukların rutin hekim kontrollerini mutlaka yaptırmaları önerilir.
Bazı sınırlı vakalar dışında bu şimdilik pek mümkün değil. Bebek anne karnındayken yapılan Fetal EKO’da bebekte ağır kalp hasarı tespit edilebilir. Bu durumda hekim aileyi yapılabilecek işlemler hakkında bilgilendirir.
Evet. Konjenital kalp hastalıklarının büyük bir kısmını tedavi edebiliyoruz. Erken tanı ise tedaviden daha iyi sonuç almamıza yardımcı oluyor.
Konjenital kalp hastalıkları, morarma olan (siyanotik) ve morarma olmayan (asiyanotik) olarak ikiye ayrılır. Hastalığa bağlı olarak bebekte morarma görülebilir.
İlk çocukta doğumsal bir kalp hastalığı varsa, ikinci çocukta da bir kalp hastalığı görülme riski normalin üzerindedir. Ancak bu ikinci çocukta da kesinlikle bir kalp hastalığı olacak anlamına gelmez. Örneğin normal risk %1 ise bu tür çocuklarda risk %3-4’e yükselir. Bu durumda gebeliğin 18-20. haftasından sonra fetal ekokardiyografi yapılması önerilir.
Hayır. Konjenital kalp hastalıklarının çok büyük bir kısmı ameliyat gerektirmez. Hatta bazı hastalıklar tedaviye dahi ihtiyaç duymaz. Ancak tedavi gerektiği zamanda ilk aşamada ağızdan alınan ilaçlar ve girişimsel yöntemlerle tedavi önerilir. Son aşamada cerrahi müdahaleye başvurulur.